2023 yılının nisan-mayıs aylarından itibaren bir mucize oldu ve ben kendi içime bakmaya başladım 33. Yaşımı bitirmeye yaklaşırken. Buna bir mucize diyorum çünkü benim için en zor şeylerden biri duygularımı görmek, içime bakabilme cesaretiydi bu hayatta, ama bir kere bakmaya başlayınca da güzellikler art arda gelir oldu. En önemlisi de iyileşmenin her yaşta mümkün olduğunu anladım. Ay burcumu araştırdığımda verdiğim tepkilerin neden olduğunu daha iyi görmeye başladım.
Ay burcumu anlatırken en başta annemden bahsetmem gerektiğini hissediyorum. Anneme dair hatırlayabildiğim en eski anım 4 yaşım civarına denk geliyor ve bu anıyı çok canlı şekilde hatırlıyorum: İstanbul’daki evimizde annem ve birkaç arkadaşı oturuyor, sohbet ediyorlardı, ben de anneme gidip sarılmak istiyordum. Annem beni bir anda iterek, yanıma gelme ben senin annen değilim dedi ve diğer kadınlarla birlikte bana gülmeye başladılar. Kendilerince yaptıkları şakaya gülerken benim nasıl şok olduğumu, panik olup korktuğumu anlayamadılar. Bunun üstüne birkaç kez daha ağlayarak annemin üstüne atladım, hayır sen benim annemsin dedim, o da her seferinde hayır değilim deyip tekrar tekrar güldü, ben de en sonunda pes edip çekildim, onlar da gülmelerine devam ettiler. Şimdi anlıyorum ki kendimi yalnız hissetmelerim, kimseye sırtımı yaslayamam, ne hissettiğimden bahsetmenin benim için çok zor oluşu daha varoluşumun başında başlamış. İnsan annesine yaslanamazsa kime yaslanır küçücük yaşında? Aslında dağda tek başına tırmanan, aşağıya bakmamaya çalışıp korkusunu saklayıp daha da yukarı tırmanan, çetin patikalardan geçip yolunu bulmaya çalışan o oğlak arketipi içime ne kadar da işlemiş.
Bu yaşımda hala anneme sarılamıyorum, o bana sarılmak istediğinde de bu benim için katlanılmaz bir durum oluyor. Bir insan annesini nasıl sever ben bu duyguyu bilemiyorum, belki normal ilişkide büyüyen insanlara sorduğumuzda bu hayatta en çok sevdikleri insan anneleri olacaktır ama ben bu şekilde de hissedemiyorum. Çocukluğumu düşündüğümde ilk olarak aklıma yalnızlık, anlaşılmama, kendini eve ait hissedememe duyguları ve ailemle rahat konuşamadığım geliyor. Zaten şiddet de gören bir çocuktum o yüzden hayatımı gözden geçirdiğimde küçüklük anılarım beni en çok yaralayan anılarım oluyor. Bir gün annemin kahvesini onun istediği sıcaklıkta yapmadığım için şiddet görmüştüm örneğin ..
Kendimi bildim bileli ev işi yaparım, yemek yaparım, küçükken de evde çok iş yapardım kendi ütümü bile kendim yapardım çok küçük olmama rağmen. Ailenin en büyük kız çocuğu olarak hem ev işlerine sürekli yardım etmem hem de kardeşlerime küçük annelik yapmam beklenirdi. Annem babam çalıştığı için yardım etmeliyim diye düşünürdüm ben de ama benim de bir çocuk olduğum unutulurdu çoğu zaman. Örneğin bizim küçüklüğümüzde bayram zamanları bayramlık alınırdı, ben bana almayın isterseniz derdim paraları azalmasın diye, kardeşlerime alın derdim. Bana bayramlık alınsa bile öncesinde mutlaka benden bu lafları duyarlardı sonra alırlardı ve böyle konuşmam, ‘olgun’ olmam da hoşlarına giderdi. Yani ben o kıyafetleri alırdım almasına ama içimde bir vicdan azabı kalırdı.
Bugün hala çok zor söylesem ve söylemeye utansam da gerçekten zeki bir çocuktum, okuldaki başarım sadece çalışmaktan ileri gelmezdi, hatta aşırı da ders çalışmazdım, öğretmeni dinlemeyi çok iyi bilirdim. Okuldaki öğretmenlerim beni çok takdir ederdi hatta özellikle ailemi çağırıp hakkımda konuşurlardı. Sanırım anne babam da beni takdir etsin diye hep en iyi notlarla gelirdim, bazen karnemi bile açıp bakmazlardı yine hayal kırıklığına uğrardım. Bakmalarını istediğimde de notlar önemli değil, önemli olan insan olmak derdi babam=) ve öylece yüzlerine bakakalırdım. Anlayamazdım o küçük yaşımda insan nasıl olunur? Başkalarıyla konuşurken başarılarımdan gurur duyarlardı anlardım ama bunu bana pek söylemezlerdi. İçimdeki çocuk hiç takdir edilmediğinden çok uzun zaman ben de kendimi takdir edemedim, hep eleştirdim, bir ilişkide sorun varsa hep ‘ben mi yanlış yaptım acaba’ diye düşündüm. Okul hayatım boyunca aileme neredeyse hiç para ödetmedim, dershaneye bile gideceksem öncesinde onların burs sınavlarını kazanırdım. Bana hiçbir zaman ödev yap ders çalış dememişlerdir, zaten kendim yapardım. Ders çalışmayı kendimce bir dinlenme ve ev ortamından uzaklaşma olarak görürdüm.
Kendimi doğru düzgün başkalarına anlatmakta veya tartışmaları düzgün yönetmekte hep zorlandım. Çünkü annem tarafından o kadar manipüle edilip kandırıldım ki hep kendi başıma kaldım(annem akrep burcu yükseleni de akrep) . Beni en çok zorlayan şey ise yardım alabilmek, desteğe ihtiyacım olduğunu kabul etmek, hatalarımı kabul etmek oldu. Ölüm gibi olurdu benim için birinin benim zayıf yönümü görmesi, yardıma ihtiyacım olduğunu düşünmesi. Güneşim ikizler burcu olduğundan mıdır aynı anda çok fazla iş yapardım, hepsini ayrı ayrı düşünür her yere yetişirdim böylece kimse muhtaç olduğumu düşünmezdi, başarılı oldukça mutlu olurdum.
Şimdi ben de yazdıklarımı tekrar okuyunca üstüme bir kasvet çöküyor farkındayım☺ Anne babamla hiç iyi günüm geçmemiş midir mutlaka olmuştur ama inanın ilk hissettiklerim bunlar oluyor. Burada daha birçok yazmadığım anılarım da var, bunlar bir süre sonra öyle çok birikti ki resmen hayat bana değiş diyordu. Ne zaman ki anne oldum bana büyük bir farkındalık geldi ama bu farkındalıkla beraber çok büyük bir panik duygusu da geldi. Ben bu çocuğa nasıl bakacaktım? Büyüyünce beni düşündüğünde mutlu olacak mıydı yoksa o da çocukluk anılarının içinde ıstırap mı çekecekti? Hem ben sevgi nasıl alınır bilemedim, ona sevgimi verebilecek miydim, benim onu sevdiğimi anlayacak mıydı? Ben evlendikten 6 sene sonra doğurdum ve asla kız çocuk istemedim, kızım olsa sevemem herhalde diye düşündüm. Bir anne-kız ilişkisine daha katlanamazdım sanırım. Asla çocuk bakabileceğimi düşünemiyordum hem çocuklar annelerinin hayatını mahvederdi ve anneler hayatlarını yaşayamazlardı çocukları yüzünden (annem hep başkalarının yanında bize duyurarak böyle derdi, zaten beni doğururken az kalsın ölüyordu☺) Sonra baktım ki ben bu miniği çok seviyorum, kalbim taşacak gibi oluyor , böyle hisler var mıymış dedim dünyada. Oğlum başladı beni değiştirmeye, yumuşatmaya ve dönüştürmeye , bana cesaret vermeye. Çocuklar annelerinin hayatlarını mahvetmiyorlarmış sırf var oldukları için.
Tek başıma kalmak, tek başıma şehrin sokaklarında saatlerce gezmek, doğa içinde vakit geçirmek hep çok hoşuma gitmiştir çocukluğumda. Aynı bir keçi gibi tırmanmaktan da özellikle zevk alırdım, ağaçlara ev damlarına , apartman borularına özellikle tırmanırdım☺
Şimdi çocukluğumu, ailemi, köklerimi daha iyi anlıyorum astrolojiyle ilgilendikçe ve Betül hocam sizinle tanıştıktan sonra. Bir oğlak zor değişir belki ama bir kez tadınca bu değişimi ne güzellikler serilir önüne. Dişil enerji çalışmalarıyla hep verdiğim hayat anlayışımdan, almaya doğru geçiyorum. Bir oğlak yardıma, sevgiye, desteğe ihtiyacı olduğunu reddedebilir ama ben bunları almaya başladıkça ne kadar güzel şeyler olduğunu anlıyorum. Her şeyde, evliliğimde bile hep bir hesap kitap içindeydim, şimdi akışta kalmayı seçiyorum. Eşime sırtımı yasladım ilk defa bu sene ne kadar güzel bir şeymiş. Bir kadın hep güçlü olmalıydı, tek başına ayakta kalmalıydı, çok para kazanmalıydı, eşine minnet etmemeliydi ve asla ev hanımı olamazdı, hele de çocuk bakmak için kariyerine veda edemezdi, dayanılmaz şeylerdi bunlar benim için. Güvenmek ne güzel bir duyguymuş, ben bu kadar ağırlığı nasıl taşımışım bunca yıldır? Artık yarı zamanlı ev hanımı olmak istiyorum☺Kendini, duygularını saklamak, başka bir dış görünüşün arkasına saklanmak sınır koymak değilmiş mesela insanlara, sınır koymak bambaşka bir işmiş. İşim, mesleğim beni ben yapan tek şey değilmiş bunu anladım, aslolan Yaradan ile kurduğumuz bağ, ona güvenmek teslim olmak, sonrasında bana verdiği güzel aileye sıkıca sarılmakmış. Bir oğlağın düşündüğü gibi, hayatta her şey zorluklarla gelmek zorunda değilmiş bizlere, bize bahşedilen dişil enerjimizle Yaradan’ın sonsuz bolluk ve bereketine kolayca açabilirmişiz kendimizi. Annemi de anladım, sorgulamayı beklentiye girmeyi bıraktım hatta affettim onu. Kim bilir, o da ne alabildiyse kendi annesinden onu verebilmiştir bizlere belki de. Sırf kendim olduğum, kadın olduğum için ne kadar güçlü olduğumu fark ettim hatta öyle ki annelerimizden aldığımız kötü miras zincirini kırabilme gücünü de hissediyorum içimde.
Oğlaklar güçlüdür, dayanıklıdır, kendi içime baktıkça kötü yönlerimi görüp değiştirmeye başladıkça eskileri daha az hatırlıyorum. Daha mutluluk ve huzurla doluyor içim hatta bazı anıları ben mi yaşadım tam olarak hatırlayamıyorum. Dönüşümün mümkün olduğunu düşünmezdim ama öyleymiş ve ben daha yolun başındayım. Belki daha farklı hatalar da yapıp onlardan ders alacağım. Ay oğlağın güzel yönlerini alıp, gölge yönlerini de değiştirmeye niyet ediyorum. Hem yolun başı böyleyse sonu nasıl güzeldir kim bilir☺ Aslolan yolculuğun kendisidir belki de , teşekkür ediyorum.
'Psikoastroloji derslerimizde öğrencilerimiz kendi ay burçlarını yazarak, haritaları üzerinde farkındalık oluşturuyorlar. Her yazı biribirinden değerli bizim için. İzin aldıkça sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bu yazı öğrencilerimizden birine aittir. İsmini vermek istemediği için isimsiz yayınlıyoruz'
Ay burcumuz neyi ifade eder?
Ay, kadınların haritalarında kadının gerçek temsilcisidir, kadının gerçek halidir. Güneş burcumuzun getirdiği kişiliğimizin altındaki bilinçdışı eğilimlerimizi, sezgilerimizi, içgüdülerimizi, duygularımızı, ruhsal tarafımızı, korkularımızı, dişil yanımızı ve hayatımızdaki önemli dişil figürleri( anne, abla vs) ortaya koyar.
Ay geçmiş, geldiğimiz yer, alışkanlıklarımız ve hatıralarımızdır. Ay özel hayatımız, ailemiz, köklerimiz, tarihimiz ve evimizdir. İçimizden dışarıya açılan kanal, bizi göğsümüzün sol yanından sessizce takip eden vicdanımızdır, iç sesimizdir. Doğum haritalarında Ay’ın yerleşimi doymayı bekleyen ve beslemeye ihtiyaç duyduğumuz en derin ve kırılgan tarafımızdır. Duygu dünyamızı ve duygularımızla nasıl bir iletişim halinde olduğumuzu açıklamak için haritada Ay’ın konumunu ve açılarını inceleriz.
Ay burcu aslında Pandora’nın kutusudur. Kimi zaman baskıladığımız kimi zaman dışarı vurmadığımız her şeydir. Özetle Ay burcu aslında kişinin kendi iç dünyasını yansıtan bir aynadır. Ay burcumuzu anlamak gerçek benliğimizi anlama noktasında çok önemli bir noktadır.
Haritamızdaki ay aşağıdaki durumları anlamamıza yardımcı olur:
-Duygusal olarak neyle motive oluyoruz?
-Duygusal endişelerimiz nelerdir?
-Annemiz kimdir, nasıldır? Annemizden aldıklarımız nelerdir?
-Hormonal durumumuz, gelgitlerimiz nelerdir?
-Bizi yönlendiren, güdüleyen, harekete geçiren , motive eden şeyler nelerdir?
-Tüm ilişkilerde öncelikli ihtiyaçlarımız nelerdir?
-Hayatın hangi alanında doyum ve tatmin ararız, bizi rahatlatan şeyler nelerdir?
-İyi hissetmek için nelere ihtiyacımız var ve bunları karşılayabiliyor muyuz?
-Çocukluğumuz, gençlik dönemimiz nasıl geçti? Buralarda yoksunluğunu hissettiğimiz duygular var mıydı?
-Mutlu bir çocukluk geçirdik mi?
-Takıntılarımız ve özlemlerimiz nedir?
-Sağlığımız ve dişil üretkenliğimiz nasıldır?
-Hayatımızda değişimlere nasıl tepki veriyoruz?
betül hanım, ay burcum sizinki gibi oğlak. ..